Menderes ve kaybolan camiler



Saygı duyduğum, sözüne güvenilir asırlık yaştaki hocamla konuşurken söz kaybolan eserlere geldi. Menderes zamanında 51 tane caminin yol açma ve değişik imar faaliyetleri sebebiyle yıkıldığını anlattı. Tophane, Karaköy, Fatih, Eminönü, Beşiktaş'daki bu tarih katliamı o zaman tepki gördü mu görmedi mi bilemiyorum. Fakat şunu biliyorum ki Osmanlının son zamanında batılılaşma serüveniyle birlikte kendi eserlerimizi hor görme trajedisi Cumhuriyet devriyle birlikte hız kazanmış.

İstanbul Belediye Reisi Cemil Topuzlu Paşanın büyük bulvarlar açma merakıyla başlayan tahribatı sonraki belediye başkanlarınca devam ettirilmiş. Daha sonra ahırlara, depolara çevrilen, satılan, yıkılan camiler, hamamlar, çeşmeler o zamanki hükümetin imar ve siyaset anlayışını oluşturmuş. Halk üzerinde egemenlik gösterisine dönüşmüş.

Vakıflar üzerine yaptığı kapsamlı çalışmasıyla tanınan Dr. Nazif Öztürk şöyle diyor: “Camilerin satılışı siyasî bir karardır. Devlet kendi egemenliğinden başka iktisadî ve politik bir güç istememiştir. İkinci Mahmut döneminde başlayan yenileşme ve Batılılaşma çabalarına bir engel gibi görünen dinî çevrelerin politik gücünü ve nüfuzunu kırmak düşüncesi bu kararın sebeplerinden biridir.” Nazif hocanın söylediği gibi bu vandalizmin altında başka sebepler yatıyor. İliklerimize kadar sirayet eden batılılaşma merakı en son Menderes eliyle hükümferma oluyor. Koca koca bulvarlar için topyekun bir tarih kurban ediliyor.


Abdullah Kargılı



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fena ve Beka

Ortaasya ve Balkanlarda dini gruplar

Ebu Nasr Serrâc et-Tûsî'nin el-Lümâ'sında Tasavvuf, Tevhid, Marifet ve Makamlar