Kayıtlar

Ve yolda bir mesaj

Resim
VE YOLDA BİR MESAJ Bir gün geleceğim ve bir mesaj getireceğim, Nur dökeceğim damarlara. Ve “Ey sepetleri rüya dolu olan sizler! Elma getirdim; güneşin kızıl elmasını.” diye haykıracağım. Geleceğim; bir yasemin çiçeği vereceğim dilenciye. Cüzamlı güzel kadına bir küpe daha armağan edeceğim. “Ne seyredilesi bir bahçe!” diyeceğim görmeyen insana. Seyyar satıcı olacağım; sokakları dolaşacağım; “Şebnem var, şebnem, şebnem!” diye bağıracağım. “Gerçekten de karanlık bir gece!” diyecek, yoldan geçen biri. Bir Samanyolu bağışlayacağım ona. Ayaksız bir kızcağız var köprüde; Büyükayı'yı asacağım onun boynuna. Ne kadar küfür varsa, toplayacağım dudaklardan. Ne kadar duvar varsa, yıkacağım temelinden. “Yükü tebessüm olan bir kervan geldi.” diyeceğim haydutlara. Bulutları parçalayacağım. Düğümleyeceğim gözleri güneşle, gönülleri aşkla, gölgeleri suyla, dalları rüzgârla. Ve cırcır böceklerinin sesiyle bağlayacağım çocuğun düşünü. Uçurtmalar salacağım havaya. Sulayacağım saksıları. Geleceğim, okşa

Efsun

Resim
Gözyaşları işte sana sunduğum Bir nihavend bir ağıt girdabında Halka halka sana uçurduğum Yusufcuk düşleri göl kenarında Göl büyüsü bu yanıbaşımda Efsunlu kase sana sunduğum Sihirler bezeli kalp atışımda Sesim soluğum işte varlığım Abdullah Kargılı Aralık 2008

Göçmen

Resim
Bir gün göçüp giderken Kervanlara haber sal Güvercin uçur peşimden Her şey bitti derken Neler geçer içimden Kalbimden akan sen En derinden nehirler Bulut dolu hayaller Sevgiler ve hasretler Ruha doğru filizler Umut ile beklersen Abdullah Kargılı Ağustos 2008

Bilinmeyen Süleymaniye

Resim
Süleymaniye Camii hayatımda önemli yeri olan bir mekan. Okuduğum fakülte, caminin hemen yanında olduğundan arkadaşlarla ders aralarında gelir, bahçesinden boğazı seyreder, ağaçların serin gölgesinde oturur, huzur içinde ibadetimizi yapardık. Bu arada gözümüze takılan, caminin ihtişamına gölge düşüren yerler görürdük. Mesela sağ öndeki minarenin külahı yana doğru eğilmişti, duvarlar kirden kararmıştı, caminin mimarisine uygun olmayan eklentiler yapılmıştı, türbenin önündeki toprak alan ve deniz tarafındaki avlusu bakımsızdı, tarihi kapılarına hırsız girmesin diye çelik levhalar çakılmıştı. Şu anda restorasyonda olan caminin işte bu gibi sorunlarının giderileceğini aslına uygun şekilde tamir göreceğini öğrenmiş oldum. Camiyi dolaşırken gözüme çarpan birkaç husus oldu. Halılar kaldırıldığı için zemin çıplak kalmış. Her taraf ahşap döşeme. 12 sene evvel mermerin üzerine yapılan bu döşeme akustiği bozmuş. Çünkü ahşap sesi emiyor, karşı tarafa iletmiyor. Taç kapıdan girdikten sonra 10 metre

Fiziki kader

Resim
"...O'nun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir" (er-Ra'd 13/8). "...Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" (el-Furkan 25/2). "De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." (et-Tevbe 9/51). Kader ilahi sır. Ayetlerde Allah’ın bildirdiği üzere iman ettiğimiz, hala üzerinde tartışmaların bitmediği önemli bir konu. Tarihte mutezile, cebriye, kaderiye gibi çeşitli mezheplerin kader noktasında yaptıkları önemli tartışmalar kitaplarda yer almakta. Gelin kaderle ilgili şu habere bir göz atalım. Ama ihtiyatı elden bırakmadan: Atom parçacığının yönünü ve hızını 43 saniye önceden gören bir geliştiren Hollandalı fizikçi, kaderin varlığını bilimsel olarak ispatladığını savunarak bilim dünyasını sarstı. Restoranda yemeğinizi bitirdikten sonra genelde bir garson yanınıza gelir ve “Tatlı veya çay alır mısınız?” diye sorar. Bir süre düşündükten sonra kararınızı verirsiniz. Diyelim ki

Halil İnalcık

Resim
Prof. Dr. Halil İnalcık hocayı bir mekanda misafirimiz olarak ağırlama fırsatım oldu. 90’ı aşmış yaşından beklenmeyen zihni intikal hızına sahip olduğunu fark ettim. Tarihten, edebiyattan söz açıldı. Fatih Sultan Mehmet dönemine ait bir tahrir defteri bulduğunu söyledi. Bu tahrirde fetihden önce Bizans’ın sanılanın aksine ufak bir kasaba hüviyetinde olduğunu anlatan veriler bulunduğunu, Fatih’in sonradan Rumeli ve Anadoludan aileleri getirterek şehri büyüttüğünü anlattı. Zaten Fatih’in amacı İstanbul’u şehir kültürü oluşmuş bir metropol ve medeniyet merkezi haline getirmekti. İlk başta Fatih Sultan Mehmet insanları bulundukları yerleri değiştirip buraya getirmek için biraz zorlansa da ( İnsanlara evini, barkını bırakıp bilmediği diyarları mesken tutmak zor geldiği için Fatih’in ilk davetine uyarak Anadolu’dan İstanbul’a yerleşen aile olmamış. Daha sonra Fatih, zorla Rumeli’den Yahudileri Balat’a ve Anadolu’dan Müslüman aileleri sonradan Top Yıkığı mahallesi olarak anılan yere getirtmiş

Uyuşturucu tedavisi

Resim
Namazını orucunu kaçırmayan, Türkiye ölçeğinde dini yaşantısı olan, taksi şöförlüğü yapan birisiymiş. Evli ve iki çocuk babası 38 yaşlarındaki bu vatandaş kardeşiyle beraber geldi. Solgun yüzü, bedenini bile taşıyamayacak derecedeki halsizliği ilk göze çarpan unsurlar. Kardeşi konuyu açıyor. Abisinin uyuşturucu kullandığından bahsediyor. 2,5 yıldan beri kokain mübtelasına yakalanmış. Çevresine, eşine, dostuna maddi manevi zarar veriyor. Önceden dindarmış, evine zamanında geliyor, ailesine zaman ayırıyor, başkalarına yardım ediyor, işini seviyor, iyi de para kazanıyormuş. Fakat uyuşturucunun pençesine düştükten sonra her şey tersine dönmüş. Eşi 1 hafta önce babasının evine dönmüş. Uyuşturucu kullanmaya devam ederse bir daha gelmem diyormuş. Abisi bırakmak istiyor uyuşturucuyu. Beni bir yere bağlayın. Zorla bırakayım bu mereti diyor. Kardeşi çeşitli hastaneleri dolaşmış tedavi ettirmek için. Ücretleri yüksek olduğu için abisini hiçbir hastaneye yatıramamış abisini. Bakırköy AMATEM para i