Herkes gider millet kalır


Lozan Antlaşması, aziz milletimizi bir kafesin içine, yani Anadolu'ya hapsetmiştir. Kafes kuşlarına biraz merakı olanlar bilirler. Kuşu kafesten çıkarıp bıraktığınız vakit, tekrar kafesine girmeye çalışır. Çünkü ona göre, en güvenli yer orasıdır. Yahut öyle alışmıştır, inanmıştır. Uçmaya, biraz ilerilere gitmeye korkar. Bizler de, ülke olarak, uzun süre böyle kaldık.

Doksan yıllık cumhuriyet tarihimize bir bakalım. Kıbrıs hadisesi hariç, elimizde ne var? 'Bize ne Suriye'den, Filistin'den, Mısır'dan' diyen çok lider çıkmıştır da, 'bana ne Amerika'dan' diyen kaç lider çıkmıştır?

Başbakan Erdoğan, kaç zamandır, üstelik ısrarla, 'en az üç çocuk' diyor. Dr. Halim Hilmi Yüksel, 1966 yılında, doğum kontrolünün halkımıza tavsiye edilmeye başlanmasına, şu cümlelerle karşılık vermiş: 'Türk neslini anne karnında söndürmek istiyorlar. Türk nesli 36 milyonla ayakta duramaz. Hedefimiz 100 milyon olmalıdır.' (Allah Vardır, Yağmur Yayınları, 1971, sayfa 202.) Şimdi bunda bile milliyetçilik arayanlar olacaktır, olsun.

Toparlayalım. Anadolu'da yaşamanın şartları vardır. Bunu herkes bilmeyebilir, anlamayabilir. Bu topraklarda ilk devleti Hititler kurmuştur. Malum kişilerin aklıyla soracak olursak; onların Suriye'de, Mısır'da ne işi vardı? Biz de diyelim ki, aramızda yaklaşık dokuz bin kilometre mesafe olan Japonya, Lozan görüşmelerinde ne arıyordu? Niçin taraflardan biri olmuştu? On bin küsur kilometre öteden gelen Amerika Birleşik Devletleri'ni 'söylemiyorum' bile. Buna karşılık, Suriye ile Türkiye, Irak ile Türkiye, bitişik nizamdır, yan yana iki dairedir.

İbrahim Tenekeci

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fena ve Beka

Ortaasya ve Balkanlarda dini gruplar

Ebu Nasr Serrâc et-Tûsî'nin el-Lümâ'sında Tasavvuf, Tevhid, Marifet ve Makamlar