Şam ateşi


Günümüzde kanayan bir yara var. Hatta kangren haline dönüşen yara, Suriye.  Bir devlet, halkıyla kaim olması gereken bir organizasyon, kendi halkını hunharca katlediyor. Evlerini başlarına yıkıyor. Bebekleri anne karnında deşiyor. Kadınlara toplu ve sistematik tecavüz ediyor. Daha baharına ermemiş gençleri ortadan kaldırıyor.  

Moğollar, Haçlılar, Amerikalılar katletti, katlediyor. Kendi halkını mı. Hayır. Suriye'deki Baas iktidarı kendi halkını katlediyor. 

Baltalimanı köşkü

 Baltalimanı Köşkünde oda kapılarının üstünde yer alan sözler: 


Köle kanaat ettiği sürece hürdür.




Hür aç gözlü olduğu sürece köledir




Kanaat et, sakın aç gözlü olma




Çünkü aç gözlülük kadar onur kırıcı bir şey yoktur.




(twitter hesabımdan)



Balıkçı amca

Balıkçı amca ve ısrarlı takipçisi...



(twitter hesabımdan)

İstanbul panoraması


Gecenin buğusu hala üzerinde şehrin. Yavuz Sultan Selim Camii terasından İstanbul panoraması. Maslak Gökdelenler.


Galata kulesi, Pera Beyoğlu...



Sağ tarafta en uçta parlayan ışığıyla Ayasofya...


(twitter hesabımdan)

Browser çalışma mantığı




Eğer birisine web browserin çalışma mantığını açıklamak istersen karikatürdeki yolu takip edebilirsiniz.

Resimde kullanıcı kral olarak çizilmiş. Kral internet tarayıcısına bir web sitesini getirmesini emrediyor. Browser firewall yani güvenlik duvarını geçip dns server ile görüşüyor. Dns server onu hosting sunucusuna yönlendiriyor. Ve mutlu son. Browser siteyi buluyor, kralın ayağına kadar getiriyor.

Geçmişten bugüne "el"in tarihi

Gaflet



Bir arkadaşımızın cenazesindeydik. Namazda hep şunu düşündüm. Gaflet nasıl bir şey. Cenazeyi kaldıran hocadan yakınlarına kadar ölüme ne çabuk alışıyoruz.
Okuldayken hocamız şöyle derdi: İyi ki unutmak var. Yerinde söylenmiş, yerinde kullanılması gereken bir söz. Aksi halde insan ahiret mahrumu olabilir.
Bir teneffüs diye düşünebiliriz gafleti yani unutmayı.

Böcekler


Geçen sene istanbul'da bir Çin lokantasının açılışına davetliydik. Çorbayla başlayan serüven tatlı soslu tavuk, kızartılmış muz ve adını bilemediğim mantar diye yemeye koyulduğum menüyle devam etti. Yemeği bitirdikten sonra arkadaşım "O yediğin neydi biliyor musun?" diye sordu. "Hayır, ama mantara benziyor" dedim. "Ahtapot zarını afiyetle midene gönderdin" dedi. Ahtapot ismi duyunca yüzümü ter bastı, midem burkuldu. Masadan kalktım, kendimi dışarı zor attım. Halbuki ahtapot böceklerle kıyaslanmayacak derecede temizdir ve fazla mide bulandırıcı da değildir. Böcek yemediğime şükrettim.

Kötü hayal

Lise son öğrencisi Gizem, geçen yıl edebiyat dersinde yazdığı ‘hayali’ mektubunda, anne babasına lösemi hastası olduğunu haber verdi. Ve bu ‘kurgu’ mektubuyla, birinci oldu. Mektubu yazarken sağlığı gayet iyi olan Gizem, bu yıl lösemi olduğunu öğrendi.

Çemberlitaş Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Gizem Alp’in (18), geçen yıl Edebiyat dersinde kendisine birincilik getiren mektubunda yazdıkları, bir yıl sonra gerçek oldu. O mektupta, anne babasına lösemi olduğunu haber veren Gizem’e bu yıl üniversite sınavına birkaç gün kala lösemi teşhisi konuldu.


Yezidi

Cizreli bir arkadaşımla konuşurken kendisinin Yezidi olduğunu söyledi. 1800’lü yıllarda ihtida edip Müslüman olmuşlar. Musul’da kalan aile efradı ise hala Yezidi inancındalar. 

Güneydoğu’da çok sayıda insan bilmeden Yezidî inanç terimlerini kullanıyormuş. Mesela bir şeye yemin edeceklerinde Yezidilerin kutsal kitabı Kara Kitap üzerine yemin ediyorlar. Tabi bunu deyim halinde kullanıyorlarmış.

Abdullah Kargılı 

Mezar üzeri bina

Dün Fatih'te dolaşırken bir kazı gözüme çarptı. İzin alıp içeri girdim. Daha önce otopark olarak kullanılan bu yerde şimdi hummalı bir faaliyet mevcut. Fetihten sonra yapılan ilk mescitlerden birinin temel yapısını ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Mihrap yerinin sağ ön tarafında minarenin kaidesi ve mezarlar yer alıyor. Yıllarca bu kabirlerin üstünde otopark çalıştırmışlar. İfadelerine göre de kazandıklarından hiç bereket görememişler.

Çanakkale içinde...

Çanakkale sergisini geziyordum. Boncukla işlenmiş cüzdanın önüne gelince duraksadım. Anne tarafımdan Kadir dedem, baba tarafımdan Mevlüt dedem aklıma geldi. Birisi Yemen, diğeri Çanakkale cephesinde şehit düşmüş. Geriye yetim çocukları kalmış.

Podcast deposu

Geçen gün kaliteli mistik müzik nereden dinleyebilirim diye düşünürken google amcadan mistik müzik var mı dedim. Karşıma bu site çıktı. Sadece mistik müzük değil; etnik müzik, ezgiler, radyo kayıtları, yıllar önce dinlediğim ve burada karşıma çıkan bant tiyaroları. Güzel bir hazine. Değerini bilelim. http://www.mbirgin.com/

İngilizce Arapça dersleri

İngilizce eğitim siteleri ararken karşıma çıkan güzel bir sürpriz. Arapça eğitim videoları. Daylight eğitim videolarına benzer tarzda kaliteli hocalar tarafından dersler işleniyor. Aynı zamanda işlenen dersleri kitabını indirerek takip edebiliyorsunuz. Tek dezavantajı anlatım dili ingilizce.


Suyun hayatı


Gecen gün rastladığım suyla ilgili bir yazı, suyun gerçekten hayatımızda önemli bir yeri olduğunu gözler önüne seriyor. Mesela suyla ilgili yapılan son araştırmalarda suyun hafızası olduğu tespit edilmiş. Mikroçipler gibi içinde çevresine duyarlı binlerce bilgi dizisi barındıran olan her bir su hafıza hücresinin içinde sürekli birbirlerinden ayrılıp, yeni moleküller oluşturan bir yapı var ve bunlar uzun süre yaşayabiliyorlar. 

Pennslyvania Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rustum Roy, moleküler yapının suyun alfabesi olduğunu ve bu yapıdan da suyun cümlelerinin yazıldığını, ama hepsinden önemlisi, kişinin sudaki bu cümleleri değiştirebileceğini iddia ediyor. Yazıda bu son cümleye şöyle sıradışı bir örnek veriliyor: 1881'in kışında batan yelkenli gemi Lara’dan kurtulanların su ikmali kısa sürede tükendi. Denizde üç hafta sürüklendikten sonra kıyıya ulaştıklarında, geminin kaptanı onları neyin kurtardığını şöyle anlattı: “Temiz su düşlüyorduk. Cankurtaran sandalını çevreleyen suyun okyanus mavisinden temiz su yeşiline döndüğünü hayal etmeye başladık. Gücümü topladım ve biraz su aldım, onu tattığımda su temizdi.”

Kutlu Medine'den kutlu kareler



Medine-i Münevvere o kutlu belde. Kalplerde o kadar yer edinir ki memleketlerine dönen herkes aydınlık şehri, nurlu beldeyi hasretle yad eder. Medine'de Büyük Rasulun geçtiği yerleri, girdiği mağaraları, savaştığı mekanları dolaşırken sanki karşısına o çıkıverecekmiş gibi hisseder insan. İşte o yerlerden bir kaç esiniti.

Menderes ve kaybolan camiler



Saygı duyduğum, sözüne güvenilir asırlık yaştaki hocamla konuşurken söz kaybolan eserlere geldi. Menderes zamanında 51 tane caminin yol açma ve değişik imar faaliyetleri sebebiyle yıkıldığını anlattı. Tophane, Karaköy, Fatih, Eminönü, Beşiktaş'daki bu tarih katliamı o zaman tepki gördü mu görmedi mi bilemiyorum. Fakat şunu biliyorum ki Osmanlının son zamanında batılılaşma serüveniyle birlikte kendi eserlerimizi hor görme trajedisi Cumhuriyet devriyle birlikte hız kazanmış.

Derviş, çay ve sabır




Bugün Japon dostluk derneğinin düzenlediği çay seremonisine katıldım. Çay seremonisi Çinli Budistlerden gelmiş 500 yıllık bir gelenek. Yaklaşık yarım saat süren bir hazırlama ritüelinden sonra bizim çorba kasesine benzer bir kaseyle servis yapıyorlar. Tabii bunun da bir usulü var. Kaseyi sunan kişi misafirin gözünün içine bakarak kaseyi veriyor. Ardından yüzü misafire dönük şekilde geri çekiliyor.

Ya Kebikeç

Geçen Süleymaniye Kütüphanesine yolum düştü. Kütüphane müdürünü daha önce tanıyordum. Dünyanın sayılı yazma eser koleksiyonuna sahip bir yer. Mekan kütüphane olunca haliyle söz kitaplardan açıldı. 

Önceden beri aklıma takılan bir konu vardı. Yazma eserlerin başına, kimi yerlerine yazılan Ya Kebikeç cümlesi ne anlama geliyor. Bunu sordum. İlk önce kitapların rafta sıralanma şeklini anlattı. Eskiden yazma eserler raflarda üst üste sıralanır, dik konulmazmış. Yaprakların birleştiği yere kitap ismi yazılır, hangi kitabın arandığı kolayca bulunurmuş. Arapça kitapların sağdan başladığını düşünürsek sol sırtı yere gelir, sağ tarafı yani ilk kapağı üstte kalır. 

Sağdaki ilk kapak içine ya kebikeç yazılırmış. Bu ifade kitapların böceklerden, güvelerden korunması maksadıyla yazılan bir nevî kitap tılsımı, bir çeşit efsunmuş. Aslında efsane bir canlı olduğuna inanılsa da aslında kebikeç, kitap kurtlarının şahıymış. 

Müdür, bugüne kadar elinden geçen, ilk sayfasında kebikeç yazan kitaplarda genellikle kurt yeniği olmadığı, olanlarda da kurt yeniği görülmesi üzerine birilerinin sonradan bu kelimeyi oraya eklediği sonucuna vardığını söylemişti.

Abdullah Kargılı


Öne Çıkan Yayın

Bir Azizin ardından

Bastığı yeri bile incitmek istemeyen, çevresine ikram eden, insanların dertleriyle ilgilenen, hayvanları gözetip kollayan hal ehli,...