İslam, önceki peygamberlerin
koyduğu yasaları benimsiyorsa, bu, Kur'an tarafından açıklanan (Nisa, 4/24)
prensibin sınırları içindedir. Söyle ki: "Haram kılınanların dışında
kalanlar size helal kılındı". Yani, yasaklanmamış olan şey helaldir. Bu
kural öyleyse genelde Araplarınkine olduğu gibi putperestlerin, müşriklerin
uygulamalarına ve adetlerine tatbik edilmektedir. Ve, daha sonra, Müslümanların
yerleşmiş olduğu dünyanın bütün mıntıkalarında tatbik edilecektir. Bu yolla
İslam yasası yabancı unsurların katkısıyla zenginleşecek, diğer şeyler
arasında, yol gösterici olarak bizzat Hz. Peygamber'in tatbikatı yer alacaktır.
Sahih-i Buhari'de, Hz.
Peygamber direkt bir vahiy, apaçık bir hüküm, yani bir Kur'an ayet i telakki
etmediğinde ehli kitabin adetlerine göre amel ederdi, diyen bir hadis
bulunmaktadır." Sonuç olarak Hz. Peygamber diğer din mensuplarının
uygulamalarını da göz önünde bulunduruyordu.. Mesela İkinci Halife döneminde,
yani Hz. Peygamber'in vefatından dört ya da beş yıl sonra, yabancı yasaları
İslam kanunları gibi kabul ettirecek bir tarzda, bu olgunun açıklanmış şeklini
bulmaktayız.