Geçen gün kaliteli mistik müzik nereden dinleyebilirim diye düşünürken google amcadan mistik müzik var mı dedim. Karşıma bu site çıktı. Sadece mistik müzük değil; etnik müzik, ezgiler, radyo kayıtları, yıllar önce dinlediğim ve burada karşıma çıkan bant tiyaroları. Güzel bir hazine. Değerini bilelim. http://www.mbirgin.com/
Podcast deposu
 Geçen gün kaliteli mistik müzik nereden dinleyebilirim diye düşünürken google amcadan mistik müzik var mı dedim. Karşıma bu site çıktı. Sadece mistik müzük değil; etnik müzik, ezgiler, radyo kayıtları, yıllar önce dinlediğim ve burada karşıma çıkan bant tiyaroları. Güzel bir hazine. Değerini bilelim. http://www.mbirgin.com/
İngilizce Arapça dersleri
Suyun hayatı

Kutlu Medine'den kutlu kareler

Menderes ve kaybolan camiler

Derviş, çay ve sabır

Ya Kebikeç
İngilizce film

Çok dilli bir site: Livemocha
Facebook tarzı bir sistem kullanarak yabancı dil öğretmeye çalışıyor. Bence başarılı da oluyor. 30 civarında yabancı dilin dersi veriliyor. Telaffuz ettiğin kelimeyi gönüllü hocan düzeltiyor. Teach sekmesine tıklayın. Yes, I want to be a teacher on Livemocha! kutucuğunu işaretledikten sonra siz de öğretmen olabilirsiniz. Ayrıca yaptığınız sesli, görüntülü ve yazzılı dersleri kaydederek tekrar kullanabiliyorsunuz. Share seceneğine tıklayarak diğer üyelerin bu dersleri izlemelerini sağlıyorsunuz. Sitede ağırlıklı olarak İngilizce ve İspanyolca dökümanları yer alıyor. İşinize çok yarayacağından eminim: http://www.livemocha.com/
Abdullah Kargılı
Doğru yaşlanan binalar

Google üniversiteli
Google arama dünyasındaki yerini gün geçtikçe sağlamlaştırıyor. Akademik google yeni bir hizmet. http://scholar.google.com/ adresine girdiğinizde arama çubuğuna girmek istedğiniz kelimeyi yazıp enterleyin. Ben tasavvuf kelimesini arattım. 1000 civarında sonuca ulaştım. Google bu sistemde temel olarak üniversitelerin tez ve makale arşivlerini kullanıyor. Pdf olarak sunuyor. Burası iyi. Fakat kitap tanıtımları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İçeriğine ulaşmada o kadar başarılı değil.
Arama sonuçlarının ne anlama geldiğine dair Google’ın yaptığı açıklama:
1.Başlık – Makalenin özetinin ya da web'de kullanıma sunulduğunda tam makalenin bağlantılarıdır.
2.Alıntılanma sayısı:– Gruptaki makalelerden alıntı yapan diğer yazıları tanımlar.
3. İlgili Makaleler – Bu gruptaki makalelere benzer diğer yazıları bulur.
4. Kütüphane Bağlantıları (online) – Bağlı kütüphanenizin kaynakları üzerinden, ilgili çalışmanın elektronik bir sürümünü bulur. Eğer kampüsteyseniz bu bağlantılar otomatik olarak görünür.
5.Kütüphane Bağlantıları (çevrimdışı) – Çalışmanın fiziksel bir kopyasını içeren kütüphaneleri bulur.
6.Grubu – Akademik çalışmaların bu grubuna dahil olan ve büyük olasılıkla ön sürümüne erişebileceğiniz diğer makaleleri bulur. Ön baskılar, özetler, konferans yazıları ya da diğer uyarlamalar buna birer örnektir.
7.Web’de Ara – Bu çalışma hakkındaki bilgiler için Google’da arama yapar.
8.BL Direct – British Library aracılığıyla makalenin tam metnini satın alır. Google bu hizmetten bir kazanç elde etmemektedir.
Sayılar ve sözcükler

Şöyle bir başlık görüyoruz manşetlerde: “Irak’ta patlama 91 ölü”, “Gemi battı 25 ölü” “Trafik kazası 29 ölü” Manşetler için derecelendirme yaparsak birinci manşet için çok feci, ikinci manşet için feci, üçüncü manşet için az feci duygusu uyanır. Rakamlar fısıldadı bize bu duyguları.
Halbuki trafik kazasında ölenlerin hepsi belki okula giden çocuklardı. Veya gelinle damatın yakınlarıydı, terhis alan askerlerdi. Bu gibi ayrıntılara geçince ölü sayısı önemini kaybediyor. Sözcükler nöbeti devralıyor. İşte yazının gücü.
Çok sesli sözlük

Unadikum
Ellerinizi tutuyorum sımsıkı
Bastığınız yerleri öpüyor
Ve diyorum ki: Sizin için feda olayım!
Gözlerimin ışığını sunuyor,
Sıcacık kalbimi veriyorum
Dipdiri bir felaket
Sizin felaketinizden bana düşen
Vatanıma ihanet etmedim
Omzum dik
Karşı durdum zalimlere
Yetim, çıplak, yalınayak!
Kanımı avuçlarımda taşıdım
Yok ettirmedim inançlarımı
Mezarlarını önden gidenlerin
ve üzerindeki yeşil otları bile
Korudum!
Küller ve Kar
Bu anda bana gelirsen,
dakikaların saat olur,
saatlerin gün,
ve günlerin bir ömür olur.
Fillerin Prensesine...
Tam bir yıl önce kayboldum.
O gün bir mektup aldım.
Beni fillerle yaşamımın başladığı yere
geri çağırıyordu
Lütfen aramızda bir yıldır süren
sessizlik için beni bağışla.
Bu mektup sessizliği kırdı.
Sana yazacağım 365 mektubun ilki.
herbir sessizlik günü için bir tane.
Asla bu mektuplardaki kendimden
fazlası olmayacağım.
Bunlar benim kuş yolu haritalarım.
ve bunlar doğru olacağını
bildiklerimin hepsi.
Herşeyi hatırlayacaksın.
Herşey öncesi gibi olacak.
Zamanın başlangıçında,
gökyüzü uçan fillerle doluydu.
Her gece gökyüzünde aynı yere yatıyorlardı.
Ve bir gözleri açık hayal kuruyorlardı.
Eğer gece yukarıdaki
yıldızlara bakarsanız...
bir gözleri açık uyuyan fillerin
ışıldayan gözlerini görürsünüz.
En iyisi bizi izlemeye devam edin.
Evim yandığından beri
ayı daha net görüyorum.
İçime düşen tüm cennetlere bakıyorum.
Ellerimle tuttuğum cennetler gördüm,
fakat bıraktım.
Tutamadığım sözler gördüm.
Azaltamadığım acılar...
İyileştiremediğim yaralar...
Dökemediğim gözyaşları...
Kederlenemediğim ölümler gördüm.
Karşılık veremediğim dualar...
Açmadığım kapılar...
Kapatmadığım kapılar...
ve yaşamadığım hayaller...
Kabul edemediğim,
bana sunulanların hepsini gördüm.
Arzu ettiğim,
fakat asla almadığım mektuplar gördüm.
Olabileceklerin tümünü gördüm,
fakat asla olmayacak...
Hortumunu yukarı kaldırmış bir fil
yıldızlara bir mektuptur.
Balinanın suda sıçraması
denizin dibinden bir mektuptur.
Bu imgeler hayallerime bir mektuptur.
Bu mektuplar sana olan mektuplarımdır.
Kalbim pencereleri yıllardır açılmamış
eski bir ev gibidir.
Fakat şimdi pencerelerin
açıldığını duyuyorum.
Turnaların Himalayaların
eriyen karlarının üstünde...
yüzdüğünü hatırlıyorum.
Deniz ayısının kuyruğunda uyumak...
Sakallı fokların şarkısı...
Zebranın havlaması...
Kumun çıtırdamaları...
Karakulakların kulakları...
Fillerin egemenliği...
Balinaların suda sıçraması...
ve boğa antilopunun silueti...
meerkat'in ayak parmağının
kıvrımını hatırlıyorum.
Gange nehrinde yüzmek...
Nil'de gemi yolculuğu...
Hatshepsut kolidorlarında dolaşmayı ve
birçok kadının yüzünü hatırlıyorum.
Sonsuz denizler ve binlerce mil nehirler...
Babalar ile çocuklar hatırlıyorum...
ve tadı...hatırlıyorum...
ve şeftalinin kabuğunu soymayı...
Herşeyi hatırlıyorum.
Fakat geride bırakılanları
hiç hatırlamıyorum.
rüyalarını hatırla...
hatırla...
Savanna fillerini daha uzun izledikçe,
daha fazla dinledikçe,
daha fazla açtıkça,...
bana kim olduğumu hatırlatıyorlar.
Koruyucu filler, doğa orkestrasının
tüm müzisyenleri ile birlikte...
çalışma isteğimi duyabilir mi?
Filin gözlerinden görmek istiyorum.
Adımları olmayan dansa katılmak istiyorum.
Dansın kendisi olmak istiyorum.
Eğer daha yakına gelir veya
daha uzağa gidersen söyleyemem.
Yüzüne baktığımda bulduğum
huzuru özlüyorum.
Eğer şimdi yüzün bana dönerse,
kaybolduğunu sandığım yüzü
tekrar bulmam belki daha kolay olur.
kendimin.
Tüy ateşe
ateş kana
kan kemiğe
kemik iliğe
ilik küllere
küller kara
Balinalar şarkı söylemiyor,
çünkü bir cevapları var.
Şarkı söylüyorlar,
çünkü bir şarkıları var.
Ne önemlidir,
sayfada yazılı olan değil,
Önemli olan,
gönülde ne yazılı olduğudur.
Haydi mektupları yak
ve küllerini kara ser.
Nehrin kenarında,
bahar geldiğinde ve kar eridiğinde
ve nehir yükseldiğinde kıyısına geri dön.
ve kapalı gözlerinle
mektuplarımı tekrar oku.
Bırak kelimeler ve imgeler vücudunu
dalgalar gibi yıkasın.
Ellerinle kulaklarını kapa
ve mektupları tekrar oku.
Cennet müziklerini dinle.
sayfa, sonraki sayfa, sonraki sayfa...
Kuşun yolundan uç.
Uç...
Uç...
Uç...
Gregory Colbert’in 2005 yapımı Belgesel Sunumu
Islak Çeltikler'e
bir çocuğun gülüşünü görüyorsun nereye baksam
kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok
ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam
bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz
doğmayan çocuklar için bilmem ne yapsam
ey çavlan. bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan
silkin. sakla harmanını. çocuğunu sakla
ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok
bir güzel günde mızıkalarla bir alanda dursam
sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil
bilmem ki doğmayan çocukları ben mi doğsam
Turgut UYAR
Uzun yağmurlardan sonra
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma
Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma
Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma
Gülten AKIN
Bir Tereddütün Şiiri
yazılı olmuşum dün gece sosyalden ve dinden
sahici sanat çalışmışım, dolmuşum ta boğazıma
büyük müzik, uzun roman, mutlak kibirle
deri değiştirmişim beşiktaş’a geçerken alelacele
bugün pazar, bugünpazar gazeteleri alıp
basıyorum yaralara ekleriyle
küçükkentsoyluya bir kalıp ezine
balkonda begonya güzeldir vesaire
vapurların biteviye geçtiğini bilmek hem şu yönde
mutlupazar dondurmaları eriyor balıkları büyüyor
duyuyor musun ey günce
lirikler şarlayarak iniyorum ilk durakta
patates baskı kızlar da iniyor usta
rimeller, sivilceler, pozitif enerjiler iniyor
başımda beğendiğim dizelerimden bir ayla
çıkarken geçirivermişim üstüme kentli bir sıkıntı
büyüğünden üstelik, dökümlü duruyor
çekirdek aileler hafta içini çitiliyor
bungunluğu, taksitleri, ortanca kızın karasevdasını
sahile götürmeli çocukları, insanlar benzemeli birbirine
uzaktan geçen gemiler ilk gençlik yıllarım
demeli baba sigara dumanından bir mask suratında
yaşlanıyorum, çünkü korkuyorum diye sayıklamalı anne
kızımın kalbini karartacak gemiler ufukta
deniz gözlerini alıyor, çocuklar
çocuklar yeni bir iftarın eşiğinde
şehrin dişlerinde bir kamaşma deniz,
deniz tuzla uyandırılmış havva
Ahmet Murat
Yeniden
Neresinden tutacağımı bilemediğim bu hayat
hoyrat insanların tornasında eğilen, bükülen
Acıyla, elemle herkesin birbirini ve beni
yemesini seyreden, yeniden ve yeniden...
Anladım iflâh olmaz biri olduğumu, yeniden
Beynime çevrilmiş silah, göğsüme dayanmış hançer,
kalbime sokulmuş dinamit; binbir söz, binbir yüz
Anladım, ağaçta kızaran elma, tarlada büyüyen buğday,
saksıda yeşil fesleğen, rüzgârla savrulan yaprak,
tepelerde dönen kartal, anladım anladım
Anladım görür görmez 'işte bencileyin bir adam' der, Celâl Usta
Saçma bir dünyada hayatın anlamını arayan
'Herşeyin ama herşeyin bir anlamı ' olduğunu
bilen, bildiren ruh marangozu
Alnımın ortasındaki o derin çizgiden kendi çizgisine anlam taşıyan
Anladım, hayatın kıyısında, yalnız, kendince, bilge
Alnının ortasında derin çizgiyle...
Anladım, insanlar insanları öldürebilir, ciğerlerini sökebilir,
çarmıha gerebilir, kazığa oturtabilir, çiğ çiğ yiyebilir
Ben kusarım. Bütün ölenler için öldürenlere
Irmaklarca, denizlerce... tiksintiyle, elemle
Adımı insan hanesinden siliyorum
Siliyorum, siliyorum, tiksiniyorum
Anladım, yeniden anladım; insan hanesinden adımı siliyorum
Yusuf Alper
Biz
Biz yaşamı sınırsız severiz
Ve İki şehid arasında raks ederiz
Onların arasında menekşeler için, minare ve palmiye ağaçları dikeriz
Biz yaşamı sınırsız severiz
İpek böceğinden bir tel çalarak gökyüzüne çiçek deseni öreriz
Ve kaçış için bahçenin kapılarını aralarız
Ki yasemin çiçekleri tüm caddeyi kaplasın
Güzel bir gün gibi,
Yaşamı sınırsız severiz
Nerede olursak olalım geçtiğimiz yere bitkiler diker
Ve ölülerimizi yerden kaldırırız
Ve rengin ıssızlığında
Uzakları okşarız
Uzaklar
Toza, toprağa karşı bir at’ın çığlığını soluk yaparız kendimize
İsimlerimizi taştan, taşa kazırız
Ah, ey aydınlık
Aydınlık sun
Geceye
azcık ışık sun.
Biz
Yaşamı
sınırsız
seviyoruz…
Mahmud DERVİŞ
Öne Çıkan Yayın
Bir Azizin ardından
Bastığı yeri bile incitmek istemeyen, çevresine ikram eden, insanların dertleriyle ilgilenen, hayvanları gözetip kollayan hal ehli,...
- 
Balkanlar ve Orta Asya Türk cumhuriyetlerindeki müslümanların etkilendiği radikal dini akımlar iki kategoride toplanabilir. Birinci ola...
 - 
Fena, yok olmak, silinmek, zeval bulmak anlamına gelir. Istılahta fena, başlangıcı ve sonu olan şey için kullanılır. Nitekim Allah mah...
 - 
Tasavvuf’un ilimler içerisindeki yeri İlimler çeşitlidir. Din ilmi de üç türlüdür. Kuran ilmi, sünnet ilmi, iman ha...
 
