Suyun hayatı


Gecen gün rastladığım suyla ilgili bir yazı, suyun gerçekten hayatımızda önemli bir yeri olduğunu gözler önüne seriyor. Mesela suyla ilgili yapılan son araştırmalarda suyun hafızası olduğu tespit edilmiş. Mikroçipler gibi içinde çevresine duyarlı binlerce bilgi dizisi barındıran olan her bir su hafıza hücresinin içinde sürekli birbirlerinden ayrılıp, yeni moleküller oluşturan bir yapı var ve bunlar uzun süre yaşayabiliyorlar. 

Pennslyvania Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rustum Roy, moleküler yapının suyun alfabesi olduğunu ve bu yapıdan da suyun cümlelerinin yazıldığını, ama hepsinden önemlisi, kişinin sudaki bu cümleleri değiştirebileceğini iddia ediyor. Yazıda bu son cümleye şöyle sıradışı bir örnek veriliyor: 1881'in kışında batan yelkenli gemi Lara’dan kurtulanların su ikmali kısa sürede tükendi. Denizde üç hafta sürüklendikten sonra kıyıya ulaştıklarında, geminin kaptanı onları neyin kurtardığını şöyle anlattı: “Temiz su düşlüyorduk. Cankurtaran sandalını çevreleyen suyun okyanus mavisinden temiz su yeşiline döndüğünü hayal etmeye başladık. Gücümü topladım ve biraz su aldım, onu tattığımda su temizdi.”

Kutlu Medine'den kutlu kareler



Medine-i Münevvere o kutlu belde. Kalplerde o kadar yer edinir ki memleketlerine dönen herkes aydınlık şehri, nurlu beldeyi hasretle yad eder. Medine'de Büyük Rasulun geçtiği yerleri, girdiği mağaraları, savaştığı mekanları dolaşırken sanki karşısına o çıkıverecekmiş gibi hisseder insan. İşte o yerlerden bir kaç esiniti.

Menderes ve kaybolan camiler



Saygı duyduğum, sözüne güvenilir asırlık yaştaki hocamla konuşurken söz kaybolan eserlere geldi. Menderes zamanında 51 tane caminin yol açma ve değişik imar faaliyetleri sebebiyle yıkıldığını anlattı. Tophane, Karaköy, Fatih, Eminönü, Beşiktaş'daki bu tarih katliamı o zaman tepki gördü mu görmedi mi bilemiyorum. Fakat şunu biliyorum ki Osmanlının son zamanında batılılaşma serüveniyle birlikte kendi eserlerimizi hor görme trajedisi Cumhuriyet devriyle birlikte hız kazanmış.

Derviş, çay ve sabır




Bugün Japon dostluk derneğinin düzenlediği çay seremonisine katıldım. Çay seremonisi Çinli Budistlerden gelmiş 500 yıllık bir gelenek. Yaklaşık yarım saat süren bir hazırlama ritüelinden sonra bizim çorba kasesine benzer bir kaseyle servis yapıyorlar. Tabii bunun da bir usulü var. Kaseyi sunan kişi misafirin gözünün içine bakarak kaseyi veriyor. Ardından yüzü misafire dönük şekilde geri çekiliyor.

Ya Kebikeç

Geçen Süleymaniye Kütüphanesine yolum düştü. Kütüphane müdürünü daha önce tanıyordum. Dünyanın sayılı yazma eser koleksiyonuna sahip bir yer. Mekan kütüphane olunca haliyle söz kitaplardan açıldı. 

Önceden beri aklıma takılan bir konu vardı. Yazma eserlerin başına, kimi yerlerine yazılan Ya Kebikeç cümlesi ne anlama geliyor. Bunu sordum. İlk önce kitapların rafta sıralanma şeklini anlattı. Eskiden yazma eserler raflarda üst üste sıralanır, dik konulmazmış. Yaprakların birleştiği yere kitap ismi yazılır, hangi kitabın arandığı kolayca bulunurmuş. Arapça kitapların sağdan başladığını düşünürsek sol sırtı yere gelir, sağ tarafı yani ilk kapağı üstte kalır. 

Sağdaki ilk kapak içine ya kebikeç yazılırmış. Bu ifade kitapların böceklerden, güvelerden korunması maksadıyla yazılan bir nevî kitap tılsımı, bir çeşit efsunmuş. Aslında efsane bir canlı olduğuna inanılsa da aslında kebikeç, kitap kurtlarının şahıymış. 

Müdür, bugüne kadar elinden geçen, ilk sayfasında kebikeç yazan kitaplarda genellikle kurt yeniği olmadığı, olanlarda da kurt yeniği görülmesi üzerine birilerinin sonradan bu kelimeyi oraya eklediği sonucuna vardığını söylemişti.

Abdullah Kargılı


İngilizce film


Film izlerken ingilizce öğrenmeyi deniyorum bir kaç gündür. Epey bir mesafe kat ettiğimi düşünüyorum. Filmlerle ingilizce öğrenmeyi kendime göre bazı basamaklara ayırdım. İlk basamak veya 1. kur için tükçe dublaj, ingilizce altyazı öneririm. Tabii bunun için temel düzeyde kelime ve gramer bilgisi edinmiş olmanız gerekir. Aynı zamanda bu kur, akademik hazırlık içinde olanların tercih edebileceği bir basamak. Yani metin odaklı bir çalışma olacak.

Çok dilli bir site: Livemocha


Facebook tarzı bir sistem kullanarak yabancı dil öğretmeye çalışıyor. Bence başarılı da oluyor. 30 civarında yabancı dilin dersi veriliyor. Telaffuz ettiğin kelimeyi gönüllü hocan düzeltiyor. Teach sekmesine tıklayın. Yes, I want to be a teacher on Livemocha! kutucuğunu işaretledikten sonra siz de öğretmen olabilirsiniz. Ayrıca yaptığınız sesli, görüntülü ve yazzılı dersleri kaydederek tekrar kullanabiliyorsunuz. Share seceneğine tıklayarak diğer üyelerin bu dersleri izlemelerini sağlıyorsunuz. Sitede ağırlıklı olarak İngilizce ve İspanyolca dökümanları yer alıyor. İşinize çok yarayacağından eminim: http://www.livemocha.com/


Abdullah Kargılı



Öne Çıkan Yayın

Bir Azizin ardından

Bastığı yeri bile incitmek istemeyen, çevresine ikram eden, insanların dertleriyle ilgilenen, hayvanları gözetip kollayan hal ehli,...